Eleştirel ekonomi politik yaklaşım medya kuruluşlarının ekonomik ve siyasi ilişkilerine vurgu yapmaktadır. Bu yaklaşım, sermaye sahipliği ile medya sahipliği arasında bir ilişkili olduğuna ve haberin birtakım süzgeçlerden geçirilerek kitlelere sunulduğuna vurgu yapmaktadır. Kökeni Marksist yaklaşıma dayanan ekonomi politik yaklaşım, kitle iletişim araçlarının sahipliğini elinde bulunduran sınıfın toplumsal bilinç üzerindeki egemenliğine dikkat çekmektedir. Bu yaklaşıma göre kapitalist sistem sermayenin devamlılığını sağlamayı amaç edinmektedir. Sermaye ve sistemin devamlılığını sağlayan ideolojilerin üretildiği medya toplumsal adaletsizliklerin maskelendiği, meşrulaştırıldığı bir alan olarak değerlendirilmektedir. 1980’li yıllardan sonra neoliberal politikalar kapsamında gerçekleştirilen özelleştirmeler medya alanında da varlığını göstermiştir. Bu süreçte medya sahipliğinin yapısında yaşanan değişiklikler günümüzde daha da belirgin bir duruma işaret etmektedir. Bugün medya sahipliğini elinde bulunduran holdinglerin medya dışında farklı alanlarda sermaye sahiplikleri dikkat çekmektedir. Bu kapsamda eleştirel ekonomi politik yaklaşımın medyaya ilişkin görüşleri üzerine 2024 yılında Türkiye’deki medya sahipliklerinin durumunu açıklamaya çalışılmıştır. Bu çalışma, Türk medyasındaki egemen durumda olan 7 ayrı holdingin 2024 yılındaki siyasi ve ekonomik yapısını incelemeyi amaçlamaktadır.
The critical political economy approach emphasises the economic and political relations of media organisations. This approach emphasises that there is a relationship between capital ownership and media ownership and that the news is presented to the masses through certain filters. The political economy approach, which has its roots in the Marxist approach, draws attention to the dominance of the class that owns the mass media over social consciousness. According to this approach, the capitalist system aims to ensure the continuity of capital. The media, where ideologies that ensure the continuity of capital and the system are produced, is considered as an area where social injustices are masked and legitimised. After the 1980s, privatisations carried out within the scope of neoliberal policies have also made their presence felt in the media sector. The changes in the structure of media ownership in this process are even more evident today. Today, it is noteworthy that the conglomerates holding media ownership have capital ownership in different fields other than the media. In this context, an attempt has been made to explain the situation of media ownership in Turkey in 2024 based on the views of the critical political economy approach to the media.